Ben İklokulu köyde okudum. Okulumuz, Çapakçur Vadisinde çay/dere kenarında idi. Köy evleri iki katlı üstü toprak evlendi. 30-40 çocuk birden okul bitişiğindeki evin damına çıkar oynardık.
Ev sahiplerinin rahatsız olmamaları mümkün değildi. Fakat çocuklara kıymadıkları için birşey demezlerdi. Biz damda oynardık.
Dolayısıyla biz bugün kalkıp dünün insanına çocuk sevgisi, tahammül konularında birşey diyemeyiz.
Bazen bastonla gezen ihtiyarlar gelirlerdi. Ve şöyle diyorlardı; Emin'in evinden okula kadar damdan dama atlayarak, ordan buraya kadar gelirdik. Yani Aşağı Köy o kadar kalabalıkmış. Sonra ne olmuş?.
Önce 1877'de 93 Harbi çıkmış köyde eli silah tutanlar savaşa gitmiş. Gidenlerden yalnızca 1 kişi geri gelmiştir: Musa...
Çok ağır yenilgiden dolayı halk 93 Harbi'ni adını "VURGUN" koymuştur.
Sonra 1914'ün sonunda Birinci Dünya Savaşı'na girmişiz. Köyden 40 kişi gitmiş sadece 2 kişi geri gelmiştir. Tarlalar ekilmemiş, kadın ve çocukların çoğu açlıktan ölmüş...
Mesela, Mustafa dedemin Ulaş adında amcasının 8 oğlu varmış, hepsi ölmüş açlıktan...
Ninem kardeşleriyle Diyarbakır Çermik'e sığınmış, babası Davut Bitlis-Van arasında Ermeni birliklerinde çatışırken şehit olmuş. Annemin dedesi yani Süleyman dedemin babası Mevlit de aynı şekilde Davut'la aynı yerde şehit olmuştur.
Benim dedem Mustafa savaşa gitmiş, başta çocuk diye geri çevirmişler. Fakat Ruslar Bingöl Karlıova arasındaki Çobantaşı'na gelince savaşa gitmiş Ruslarla Capakçur Cephesinde savaşmıştır.
Ayrıca, köyden Yemen'e gidip gelmeyenler de var.
Türk Dünyası genelinde yani; Türkistan, Kazan, Kırım, Kafkasya ve Anadolu'da Milliyetçilik fikrinin/ruhunun uyanışı/doğuşu benim son beş yılımı aldı.
Eğer Milliyetçilik fikri olmasaydı bugün biz olamayacaktık. Veya olsaydık bile Filistinliler gibi olurduk.. Dolayısıyla Milliyetçilik Partiler üstü mukaddes bir idealdir. Milliyetçilik olmadan hayatta kalabilmemiz mümkün değildir.