Hemen herkesin malumu olduğu üzere, “ALTILI MASA” tabir edilen ve kendilerine “MİLLET İTTİFAKI” yaftasını yakıştıran irili ufaklı partiler nihayet Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhur Başkanı Adayı olarak belirlediler. Belirlediler belirlemesine de bu arada bir de akla hayale gelmez bir kepazelik yaşandı. Grubun oy oranı bakımından ikinci partisi durumunda olan İyi Partinin sayın genel başkanı, sebep ve hikmeti pek de bilinmeyen bir nedenle masadan ayrıldı. Ayrılır ayrılmaz da her cins ve türden ne kadar hakaret ve küfür varsa hepsine maruz kaldı. Bendeniz ve dahi her bir akıl sahibi insanımız bu iş biti derken ertesi sabah tüm bu küfür ve hakaretlere rağmen bir de baktık ki hanımefendi bir gün önce hışımla terk ettiği koltuğa yeniden oturuverdi. Pes doğrusu. O mide bulandıran tüm hakaret ve sövgülere rağmen bu insan bunu nasıl ve hangi yüzle yapabildi akıl almıyor. Meğer İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediye başkanlarını İCRACI BAŞKAN YARDIMCILARI yapmak için bu işi yapmışmış. Peki, Allah aşkına diğer 5 BAŞKAN YARDIMCISI icracı olmayacak mı? Anlayan beri gelsin. Hayırlısı Allahtan. Bir garabettir gidiyor. Bakalım iş nereye varacak.
İşin fevkalade dikkat çeken yanı ise bu 7 İCRACI VEYA GAYRİ İCRACI BAŞKAN YARDIMCILARININ devlete maliyeti meselesi göze çarpmaktadır. Bunların özel kalemi, şoförü ve dahi yedek şoförü ile her birileri için söz konusu olacak karargâh personeli ile birlikte her birinin maaşları da dikkate alındığında bunların her birinin devlete maliyeti asgarisinden olmak üzere en az her ay BİR MİLYARI geçecektir. Rabbim bunların hışmından vatandaşı korusun.
Diğer taraftan şimdiki “turfanda aday” daha önceki TV programlarında Anayasanın 18. Maddesini tenkitle Cumhur Başkanı Yardımcılığına belki 500 belki 1500 belki 30 belki 40 kişi ataya bilir diyerek avazı çıktığı kadar bangır bangır bağırıyordu. Oysa Cumhur Başkanı Sayın Tayyip Erdoğan sadece bir kişiyi Cumhur Başkanı Yardımcısı olarak atadı. Altılı Masa proje ve projeksiyonuna göre yukarıda da değinildiği üzere “masada” bulunanlara ilave olarak bir de Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarını da ilave etmiş durumdadır. Belki bir de Kandil’in destekçisi partiden de birilerini ilave ederek sayıyı daha da kabartacaktır. Yani en az 8 kişiye devlet bütçesinden peşkeş yapacaktır. Bu insanlara her ay en az 70.000 TL ödenecektir. Peki, bu zatı muhteremler ne iş deruhte edecekler. Hani bir zamanlar merhum Bülent Ecevit’in 450 tane danışmanı vardı ya işte tarihi tekerrür ettirme sevdası diye buna derler. Millet ve TC adına yazıklar olsun demeyelim de peki ne diyelim. İş, kepazeliğin daniskası.
Bu “turfanda” başkan adayı bir de aynı şekilde TV programlarında tanık olunduğu üzere diyordu ki partili bir cumhurbaşkanı hangi yüzle TBMM’inde namus ve şerefi üzerine yemin edecektir. Yuh olsun. Kendileri partiden istifa etmeyerek CHP destekli olarak seçime gideceğini ilan etmiş durumda. A birader adama demezler mi “bu ne perhiz be ne lahana turşusu”. Peki, bu, ayıp ve utanmazlıktan öte bir kepazelik değil de nedir. Yahu insanda biraz utanma olur. Ama yok. Kızaracak yüz olmayınca hiç kimse bir şeyler yapamaz.
Geçtiğimiz yıldaki Yerel Seçimlerde : ”Hiç kimse yerinden ve işinden edilmeyecek” yalınına rağmen seçimin hemen ertesi gününde özellikle İstanbul belediyesinde 30.000’e yakın insan ekmeğinden edildi. Peki, bu ne biçim yüzsüzlüktür ki hâlâ halkın karşısına başka bir pozisyonla çıkıla bilinmektedir. Yok, efendim adam yalan makinesi. Ve dahi maalesef halkı lal-ü ebkem, yani halk diliyle halkı “AHRAZ” sanmaktadır. Bakalım görelim.
Adamın daha birçok yalanı var da hepsini içtima etmeye gerek yok.
Hele bir de tüm hakaret ve sövgülere rağmen kendisini; izan, akıl, haysiyet ve şeref sahibi insanların asla anlayamadığı ve dahi kenarından köşesinden her hangi bir anlam çıkaramadığı İYİ Partinin genel başkanı hanımefendinin yaptığı ise, kendilerinin talihsiz beyanıyla gerçekten REZALETİN TARİHİNİ yazdı. Neymiş efendim malum iki büyükşehir belediye başkanlarının popülaritesi kendisininkinden daha yüksekmiş onları siyasete kazandıracakmış. Sırf onun için böyle davranmışmış. A birader İstanbul Saraçhane Mitinginde bir annenin ancak evladına sarılabileceği şekilde sarıldığınız o zat geceleyin evinize gelmiş sabaha kadar meseleyi mütalaa etmiş de falan filan. Hayır hanımefendi. Sayın Bahçeli’nin tespit ettiği gibi siz hep sattınız. Ak Partinin kurucuları arasındaydınız onu sattınız. MHP içindeydiniz onu da sattınız. Elbet bir gün de birileri sizi “satar”. Bekleyin göreceksiniz. Zira iltica ettiğiniz güruh hasbelkader sahip kılındığınız niteliklerinizi hazmedecek bir yapıya sahip değil. Binaenaleyh o güvenip umut bağladığınız zatı muhterem şimdiye kadar CHP’den kimleri kapı dışarı etmedi ki? İnanın sıra sizde. Hem de o İCRACI BAŞKAN YARDIMCILARI diye millete lanse ettiğiniz iki zatı muhteremle birlikte. Hiç merak etmeyin. Yeter ki seçilsin. Seçilemeyeceğini de zatı aliniz defalarca hatırlattı. Amma bazı güçler bunu size söke söke yaptırdı. Hem de tüm hakaret ve sövgülere rağmen. Muhterem hanımefendi insanları mazileri ele vermektedir. CHP’nin “cemaziyelevvelini” ise bilmeyen yok. Kim sizi aldattı belli değil. Ama daha sonra elbet kokusu çıkacaktır. Bakalım o vakit ne diyeceksiniz.
Ticarette satışın mubah olduğunu herkes bilir. Zat-ı aliniz de siyasette satışı mubah hale getirdiniz. Cidden sizi tebrik etmek lazım!
Güzelim Türkiye’nin gebe olduğu menfaat meselelerini kestirmek işi; aklıselim ve dahi feraset sahibi insanlarımızın bu karanlık işin farkında olduğuna asla şüphe yoktur ve edilmemelidir. Gün ola harman ola. Mevcut proje ve projeksiyon sahiplerinin amaç ve emellerinin herkes farkında. Dünyada asla eşi ve benzeri olmayan “ güçlendirilmiş parlamenter” ucube sistem yalanı ile Elazığ’ın meşhur deyimiyle adamlar “mıtıklanmak”yani heybelerini doldurmak sevdasındalar. Oysa bundan önceki ve kendilerinin mal bulmuş mağribi gibi yapıştıkları sistemde ne kepazelikler yaşandığını belli yaştakiler pek ala bilmekteler. Adamların ÜÇ AY süreyle BMM başkanını dahi seçemedikleri ve dahi motel lobilerinde bakanlık pazarlıklarının yapıldığını ise kim unutabilir.
“TURFANDA ADAY” Kandilcilerle görüşmeyi programlamış durumda. Eğer Milli Savunma Bakanlığını veya İçişleri Bakanlığını taahhüt ederse şaşmayalım.
Türkiye siyaseti görülmedik yaklaşımlara gebe gözükmektedir. İthal danışmanlar ve batasıca Batının işe burnunu sokarak elan çağ atlamaya başlayan ve onun mimarını devirme sevdası, hiç birimizin dikkatinden kaçmış değil. Bizim bildiğimiz TÜRK MİLLETİ buna asla fırsat vermeyecektir.
Yeniden aydınlık günler için aklıselim herkese selam ve muhabbetle.