Ülkü-Tek Elazığ Şube Başkanı Turan Yıldız, Belediyenin 2022 yılı ve 2023 yılında yaptırdığı iki zemin etüt projesi hakkında değerlendirmelerini detayları ile şöyle açıkladı.
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7.6 ve 7.7’lik iki depremden dolayı 6 Şubat 2023 den önce yapılan zemin etütlerin teknik manada bir değerinin kalmadığını ifade eden Ülkü-Tek Elazığ Şube Başkanı Turan Yıldız, Belediyenin 2022 yılı ve 2023 yılında yaptırdığı iki zemin etüt projesi hakkında değerlendirmelerini detayları ile şöyle açıkladı.
“7,6 ve 7,7’lik asrın felaketi olarak adlandırılan böylesi yıkıcı depremlerden sonra zemin profili boyunca gevşeklik-sıkılık değişebilir, yer altı su seviyesi değişebilir, işin özü mühendislik parametrelerinin büyük çoğunluğu değişebilir. Bu nedenle 6 Şubat 2023 tarihinden önce yapılan zemin etütlerinin mühendislik açısından hiçbir değeri ve hükmü yoktur.”
2023 ZEMİN ETÜT ÇALIŞMASI BAKANLIĞIN ŞARTLARINA UYGUNLUK TAŞIMIYOR
Elazığ Belediyesi tarafından yaptırılan 2023 zemin etüt çalışması Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yönetmeliklerine uymadığı gibi raporda çelişkilerin de olduğunu dile getiren Ülkü-Tek Elazığ Şube Başkanı Turan Yıldız “Bu iş için bize lazım olan 6 Şubat 2023 tarihinden sonra yapılmış olan zemin etütleridir. 6 Şubat 2023 tarihinden sonra yapılan 14 Haziran 2023 tarihli bir zemin etüdü var. Bu raporu incelediğimizde Kategori 1 olarak yapıldığı gözüküyor. Siz, 600 dekarlık bir yerde yeraltı su seviyesinin 0 ila 2 metre arasında değiştiği bir sahada sadece araştırma çukurları açarak Kategori 1’de zemin etüdü yapamazsınız. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayınlanan “Zemin ve Temel Etüdü Uygulama Esasları ve Rapor Formatı”nın 5. maddesi kategorilerden bahsetmektedir. 5.1 de Kategori 1 e değinilmiştir. 5.1.1 maddesi bize diyor ki; Site tipi müstakil yapılar hariç. Yani siz site tipi müstakil yapı yapıyorsanız Kategori 1’i kullanamazsınız. Burası ise site tipi müstakil yapı. Daha ilk maddeden Kategori 1 yapamayacağınız anlaşılıyor. Hatta ve hatta aynı paragraf içerisinde Kategori 1’in zemin iyileştirmesi gerektirmeyen yapılar için uygulanabileceği ifade ediliyor. Oysaki 2023 yılında yapılan zemin etüdünün içerisinde zemin iyileştirilmesi verilmiş. Burada da büyük bir çelişki mevcut. Yönetmenlik diyor ki, zemin iyileştirmesi yoksa bunu yapabilirsin; zemin etüt raporu da diyor ki, burada zemin iyileştirmesi yapılmalı ama rapor Kategori 1.
YER ALTU SU SEVİYESİ AÇISINDAN DA UYMUYOR
Bu raporu yer altı suyu yönünden değerlendirirsek aynı yönetmeliğin 5.1.4 no.lu maddesi diyor ki, “yer altı seviyesi temel etki derinliği içerisinde olan sahalar bu kategori dışındadır”. Çok net bir ifade. Hatta 7 madde de diyor ki; “etüdün kategori 1 kapsamına girebilmesi için 5.1 madde başlığı altında yer alan maddelerin hepsinin sağlanması zorunludur”. Dolayısı ile açık bir şekilde ifade etmek gerekirse bu saha için Kategori 1 zemin etüdü hazırlatamazsınız. Yani iş en başından hatalı.
HER BİNANIN ALTINA SONDAJ VURULMASI GEREKİYORDU
Gelelim işin başka boyutuna, 600 dekarlık bir arazide 14 tane araştırma çukuru ile siz buranın yapısal zemin desenini çıkaramazsınız. Böyle bir şey yapmanız teknik anlamda mümkün değil. Bu bağlamda kesinlikle sondajlar vurulması gerekir. Normal şartlar alında 550 konut yapılacağı söyleniyor. 550 konut için her konutun oturacağı alana 20 metre derinliğinde bir adet sondaj vurduğunuzda bu sahanın zemin desenini çıkarabilirsiniz.
Elimizdeki zemin etüt raporuna baktığımızda raporun 56 sayfasında diyor ki, kontrollü dolgu yapılması lazım. 3 metrelik araştırma çukuru açmışsınız. Orada tutuyorsunuz 1,20 metrelik temel alt kotunun altına 20 cm, 30 cm ve 90 cm’lik kontrollü dolgu veriyorsunuz. Ama siz 3 metreden sonra yani temel etki derinliği içerisinde kalan zeminin nasıl olduğunu bilmiyorsunuz ki; bilinmeyen bir konuda kanaat oluşturulmaz. Bu biraz fal açmak gibi oluyor işin doğrusu. Doğru bir yaklaşım değil.
RAPORDA SIVILAŞMA POTANSİYELİNDE DE ÇELİŞKİ VAR.
Ayrıca raporun 53 sayfasında 7.3 başlığı sıvılaşma potansiyeli değerlendirilmiş. Sıvılaşma potansiyeli değerlendirilirken bilimsel akademik eserlere atıfta bulunulmuş. Oysaki Türkiye Binaları Deprem Yönetmeliği (TBDY) 2018 Bölüm.16 “Deprem Etkisi Altında Temel Zemini ve Temellerin Tasarımı İçin Özel Kurallar” bölümünde kullanmanız gereken bütün parametreler tanımlanmıştır. Buradaki parametreler esas alınmak zorundadır. Siz bu bilimsel makaleleri esas alamazsınız. Çünkü bu konuda bir deprem yönetmeliğimiz var. Esas almanız gereken parametreler o deprem yönetmeliğindeki parametrelerdir.
Hadi diyelim ki akademik yayınları referans aldınız bu eserler Standart Penetrasyon Testi (SPT) istiyor. Yapacağınız SPT’ye göre sıvılaşma riskine karar vereceksiniz. Ancak burada bir SPT yok. Çünkü sondaj yok. Sondaj yok ki SPT olsun. Raporda “bu saha için sıvılaşma riski beklenmemektedir” ifadesi kullanılmış, elinizdeki mevcut bilgilerle böyle bir kanaate varamazsınız.
6 ŞUBAT DEPREMLERİNDE ZEMİNDE OYNAMALAR KESİN OLMUŞTUR
6 Şubat 2023 depremlerinden sonra zeminde oynamalar kesin olmuştur. Şu anda 2022 zemin etüt raporunu bizde görmedik. Görmemize de gerek yok. Çünkü böyle iki büyük depremden sonra o raporun teknik ve mühendislik açısından bir hükmü kalmaz. 2023 yılında hazırlanan rapor ise yönetmeliğe uygun değil. Kategori 1 olmaması lazım. Sondajlar vurulması gerekiyor. Dolayısı ile bu iki raporda kullanılamaz.
MÜTAHİT OLARAK BU ŞARTLARDA BURADA BEN BİNA YAPMAK İSTESEM BELEDİYE BANA RUHSAT VERMEZ
Müteahhit olarak siz aynı arazide, aynı zemin etüdü ve aynı projelerle Belediyeye giderek ruhsat başvurusu yapsanız Belediyeden ruhsat alamazsınız. Doğru olan da Belediyenin buraya bu şartlar altında ruhsat vermemesi olacaktır. Ama kendileri yapıyorlar, bu da çok garip bir durum.
BELEDİYENİN İNŞAATLARI DURDURMASI LAZIM
Derhal inşa faaliyetlerinin durdurulması gerekiyor. Çünkü elinizde bir zemin etüt raporu yok. Yeniden bir zemin etüdü yapılması gerekiyor. Yeni yapılacak zemin etüt verilerine göre hazırlanacak geoteknik rapordaki parametreler esas alınarak statik projelerin revize edilmesi gerekiyor. Mevcut statik proje ile de karşılaştırırsınız eğer mevcut statik proje zemin etüt değerleri ile uyumlu ise inşaat devam edebilir. Değilse yıkılıp yeniden yapılması gerekebilir.
7 BÜYÜKLÜĞÜDE BİR DEPREMİN BİNAYA VERECEĞİ HASAR NE OLABİLİR?
Bu konuda bir şey söyleyemem. O sahada yapılacak gerçek zemin etüt sonuçlarını görmek lazım, geoteknik rapora ve statik projeye bakmak lazım. Dolayısıyla bunlar yıkılır ya da yıkılmaz diyemem. Bunun kimse söyleyemez. Ama gözle görülen bazı şeyler de var. İnanılmaz bir su var orada. Ben Koparuşağı köyündenim. Çocuktuk o yoldan çok geçerdim. Oralar bataklık ve sazlık alanlardı. Nitekim her alanda su göletleri var. Orası bataklık bir zemin. Orada drenaj yapılmadan inşaat yapmak doğru değil. Bu da büyük bir risk oluşturur diyebilirm.
BÖYLE BÜYÜK PROJEDE NELERE DİKKAT EDİLMELİYDİ
Normal sürecin şöyle işletilmesi gerekiyordu. 6 Şubatta deprem oldu. Siz bu sahada yapılaşmak istiyorsunuz. Önce ilk başta önce bir proje ihalesine çıkılmalıydı. Zemin etüdü proje ihalesinin içerisinde olur. İhaleyi alan firma önce bir mimari proje çizer, Belediye ile proje konusunda uzlaşır. Daha sonra vaziyet planında yerleştirirler, bunda da mutabık kalındıktan sonra, tüm binaların oturacağı koordinatlar belirlenir. Ondan sonra her binanın altına sondajlar vurulur. Aldığınız numuneleri laboratuvara gönderirsiniz. Gerekli deneyler yapılır, sonuçlar çıkar, sonuçlara göre geoteknik rapor hazırlanır. Elde edilen geoteknik rapordaki parametrelere göre de statik projenizi çizersiniz. Statik proje ile mimariyi uyumlu hale getirdikten sonra mekanik, elektrik ve peyzaj projesi ile projenizi bitirirsiniz. Normal süreç budur.
Burada Haziran ayında Kategori 1 zemin etüdü yapılmış, Temmuz ayında ise proje ihalesine çıkılmış. Dikkatimi çekti. O da yanlış bir uygulama. Tamamen kara düzen bir iş olmuş.
Ayrıca buraya yapılaşmak tasvip etmediğim bir olay. Burası mutlak tarım arazisi. Mutlak tarım arazisinde tarım yapılması çok daha doğrudur. Bina yapmamak lazım. Bu kadar verimli arazilerin betonlaştırılmaması gerektiğine inanıyorum. Hükümetimizin de bu yönde söylemleri ve talepleri var. Bu alanları korumak istiyor devletimiz de. Maalesef Belediyemiz böyle bir karar alınmış.
BİZ UYARDIK…
2020 yılında Elazığ Şehir meclisinde dönem sözcüsü olduğum dönemlerde 24 Ocak Elazığ depreminden yaklaşık 2 ay sonra Belediyenin bu arazide villa yapacağını duyduk. Belediye başkanı ile 19 Mart 2020 tarihinde görüştük.
Hilalkentten 5-6 km daha batıda olan bu sahaya Belediye hizmetleri götürmek zorundasınız. Su götüreceksiniz, çöp hizmetlerini vereceksiniz, ulaşımı sağlayacaksınız. Bunlar belediyeye işletme gideri olarak dönecek. Daha sonra buranın kotu düşük, burada ciddi bir su var. Burada suyu drene etmeniz lazım. Pis suyu ve drene edilen suyu pompajla basmanız gerekiyor. Dolayısı ile sürekli bir enerji gideri de işletme giderlerinize eklenecek. Bu işletme giderleri belediyeye ciddi bir külfet getirecek ve süreklilik arz edecek. Bir sefere mahsus ödeyeceğiniz bir para değil. Peki bu parayı kim ödeyecek? Elazığlılar olarak biz ödeyeceğiz. Tamamen yanlış bir proje. Bana doğru gelmemişti. Bunları ifade ettim o zaman.
Şunu da söyledik. Deprem olmuş insanlar evsiz. Çadırlarda kalırken villa kent yapmak ne kadar doğru? Belediyenin sosyal konutlar yapması gerekirken sadece zenginler için villa kent düşünülmesi yanlış bir bakış açısı. Bu iş için de 1.284 dekarlık bir alan önerdik. Gelin buraya sosyal konut yapın dedik. Bununla ilgili bir model sunduk kendilerine. Merkezi tamamen boşaltabilecek bir projeydi. Sonuçta icra makamındakiler uygun bulmadılar.
4 YILDA ÜÇ İSİM DEĞİŞTİRDİLER
Villa kenti kafaya koymuşlar bir defa. O dönem tepkilerden galiba çekindiler. Durdular. Aradan bir, bir buçuk sene geçti. Villa kentin adı “Umut Elazığ” oldu. Umut Elazığ diye bir lansman yaptılar. Bu projede de bir sorun çıkınca adını bir kez daha değiştirerek “Batı prestij konutları” koydular. Dikkat edin villaları değil oysaki yapılan iş villa. Düşünün 2020 yılından beri 4 yılda 3 defa isim değiştirerek sürekli aynı proje Elazığ’ın önünde geliyor. İnat etmişler yapacaklar. Bari doğru yapsınlar. Yönetmeliklere uygun yapsınlar. Kimse kanunlardan, yönetmeliklerden mevzuatlardan üstün değildir. Tüm kanun ve kurallar herkesi bağlar. Herkes içindir. Kuralsızlık en büyük kural olmamalı.
KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
https://www.youtube.com/channel/UCBp7IrFjc8aeX GDe4LQuRcQ