Elazığ Ziraat Mühendisleri Oda Başkanı Mehmet Karaca 14 Mayıs Çiftçiler günü nedeniyle bir açıklama yaptı. “Efendiler! Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını yeni ekonomik tedbirlerle son hadde eriştirmeliyiz. Köylünün çalışmasının neticeleri ve verimleri kendi menfaati lehine son hadde çıkarmak ekonomik siyasetimizin temel ruhu olduğunu belirterek 1946 yılında kurulan Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu`nun (IFAB) kuruluş günü olan 14 Mayıs günü tüm dünyada “Dünya Çiftçiler Günü” olarak kutlanmakta olduğunu açıkladı. Karaca yaptığı yazılı açıklamada İçinde bulunduğumuz zor koşullara rağmen üretmeye, halkımızı beslemeye devam eden, toprağımıza sahip çıkan, alın teri ile ülkemize hizmet eden çiftçilerimiz, her geçen gün artan sorunlar nedeniyle günlerini buruk kutluyor. Ülkemizde çalışan nüfusun %17,2’sini istihdam eden tarım sektörünün asıl unsuru olan çiftçilerimizin içinde bulundukları koşullar göz önüne alındığında, bugün bir kutlama günü değil, yaşanan sorunları sorgulama ve çözüm bulma günüdür” diye belirtti.
Tarım sektörümüz ve çiftçilerimiz çok ciddi sorunlarla karşı karşıya
Karaca yazılı açıklamasında Ülkemizde 1980’li yıllardan beri uygulanmakta olan tarım politikaları sonucunda tarım sektörümüz ve çiftçilerimiz çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu vurgulayarak Küresel salgın, ciddi kuraklık, derinleşerek artan ekonomik kriz, savaş koşulları gibi olağanüstü süreçlerde yerli üretim ve üreticiye yönelik ciddi somut önlemlerin alınmaması yaşanan ciddi sorunları daha da artırmıştır. Ülkemizin tarımsal üretiminde yaşanan sorunlara somut çözümler bulunmadan bunlara her geçen gün yenilerinin eklenmesi, girdilerde ve ürünlerde sorunları ithalatçı politikalarla çözmeye yönelik kolaycı yaklaşımların hız kesmeden devam etmesi, tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği karşısında zamanında ve yeterince destek verilmemesi nedenleriyle çiftçinin kâr elde edemediği için üretimden çekilmesi, artmaya devam gıda enflasyonu karşısında tüketicinin pahalı gıda ürünlerine erişmeye çalışması son yıllarda gündemin değişmeyen konuları haline gelmiştir” diye vurguladı.
Tarımsal kamu yönetimi alanı tümüyle yabancı ve yerli şirketlerin kontrolüne geçti
Tarımsal kamu yönetimi alanı tümüyle yabancı ve yerli şirketlerin kontrolüne ve serbest piyasanın insafına terk etmeye çalışırken, kapatılan tarımsal KİT’lerin yokluğu ve işlevsizleştirilen kooperatiflerin güçsüzlüğü çiftçinin piyasaya müdahale etmesini engellendiğine dikkat çeken Karaca Çiftçi örgütlerinin sesinin zamanında ve güçlü çıkmaması da çiftçinin emeğinin karşılığını almasını güçleştirmektedir. TÜİK resmi verileri güncel ve gerçekçi olmayıp, düşük gösterilen girdi fiyat endeksine dayalı düşük taban fiyatı açıklanarak hasat zamanı ürün bedelini baskılama çabaları devam etmektedir. Hasat zamanı yapılan dışalımlarla üretici fiyatının baskılanması yanlışı günümüzde de devam etmektedir. Gerçek üretim maliyetleri üzerinden çiftçi kârı ve refah payını içeren alım fiyatları açıklanmamakta, alım garantisi ya verilmemekte ya da yeterli alım yapılmamakta, yerli ve yabancı piyasalarda oluşan yüksek fiyat farkına rağmen çiftçiye fark ödemesi yapılmamaktadır. Küçük aile işletmelerinin üretimde bulunmak için bankalara, tarım kredi kooperatiflerine, özel sektöre borçlanmak zorunda kaldığı ve kredi faizlerinin çiftçi lehine olmadığı ortamda çiftçi borçları sürekli artmakta, ipotek karşılığı üreticinin üretim araçlarına el konularak üretici üretim dışına itilmektedir. Yem-Süt-Et denklemi üretici aleyhine olup anaç hayvanların kesime gitmesi tüketiciyi de olumsuz etkilemektedir. Enerji maliyetleri yeterli sulama yapılmasını engellemektedir. Tarım arazileri, meralar, zeytinlikler hızla amaç dışı kullanıma açılırken, üretim ortamındaki sorunlar nedeniyle çiftçi kendi arazisini ekmekten vazgeçip terk etmektedir. Çiftçi yaş ortalaması oldukça yüksek olup gençler tarıma ilgi göstermemektedir. Kadın ve çocuk işçiliği istismar edilmeye devam ederken, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları halen çözülememiştir. Tarımın 2021 yılında %2.2 küçüldüğü bir ortamda, orta vadeyi kapsayan önceden açıklanıp yılı içinde ödenen destekler ve düşürülen girdi maliyetleriyle ülke düzeyinde tarımsal üretim planlaması yapılmadığı sürece temel ürünlerde kendimize yeterli olamayacağımız ortadadır.” ifadelerinde bulundu
KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
https://www.youtube.com/channel/UCBp7IrFjc8aeX GDe4LQuRcQ
Tarım sektörümüz ve çiftçilerimiz çok ciddi sorunlarla karşı karşıya
Karaca yazılı açıklamasında Ülkemizde 1980’li yıllardan beri uygulanmakta olan tarım politikaları sonucunda tarım sektörümüz ve çiftçilerimiz çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunu vurgulayarak Küresel salgın, ciddi kuraklık, derinleşerek artan ekonomik kriz, savaş koşulları gibi olağanüstü süreçlerde yerli üretim ve üreticiye yönelik ciddi somut önlemlerin alınmaması yaşanan ciddi sorunları daha da artırmıştır. Ülkemizin tarımsal üretiminde yaşanan sorunlara somut çözümler bulunmadan bunlara her geçen gün yenilerinin eklenmesi, girdilerde ve ürünlerde sorunları ithalatçı politikalarla çözmeye yönelik kolaycı yaklaşımların hız kesmeden devam etmesi, tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği karşısında zamanında ve yeterince destek verilmemesi nedenleriyle çiftçinin kâr elde edemediği için üretimden çekilmesi, artmaya devam gıda enflasyonu karşısında tüketicinin pahalı gıda ürünlerine erişmeye çalışması son yıllarda gündemin değişmeyen konuları haline gelmiştir” diye vurguladı.
Tarımsal kamu yönetimi alanı tümüyle yabancı ve yerli şirketlerin kontrolüne geçti
Tarımsal kamu yönetimi alanı tümüyle yabancı ve yerli şirketlerin kontrolüne ve serbest piyasanın insafına terk etmeye çalışırken, kapatılan tarımsal KİT’lerin yokluğu ve işlevsizleştirilen kooperatiflerin güçsüzlüğü çiftçinin piyasaya müdahale etmesini engellendiğine dikkat çeken Karaca Çiftçi örgütlerinin sesinin zamanında ve güçlü çıkmaması da çiftçinin emeğinin karşılığını almasını güçleştirmektedir. TÜİK resmi verileri güncel ve gerçekçi olmayıp, düşük gösterilen girdi fiyat endeksine dayalı düşük taban fiyatı açıklanarak hasat zamanı ürün bedelini baskılama çabaları devam etmektedir. Hasat zamanı yapılan dışalımlarla üretici fiyatının baskılanması yanlışı günümüzde de devam etmektedir. Gerçek üretim maliyetleri üzerinden çiftçi kârı ve refah payını içeren alım fiyatları açıklanmamakta, alım garantisi ya verilmemekte ya da yeterli alım yapılmamakta, yerli ve yabancı piyasalarda oluşan yüksek fiyat farkına rağmen çiftçiye fark ödemesi yapılmamaktadır. Küçük aile işletmelerinin üretimde bulunmak için bankalara, tarım kredi kooperatiflerine, özel sektöre borçlanmak zorunda kaldığı ve kredi faizlerinin çiftçi lehine olmadığı ortamda çiftçi borçları sürekli artmakta, ipotek karşılığı üreticinin üretim araçlarına el konularak üretici üretim dışına itilmektedir. Yem-Süt-Et denklemi üretici aleyhine olup anaç hayvanların kesime gitmesi tüketiciyi de olumsuz etkilemektedir. Enerji maliyetleri yeterli sulama yapılmasını engellemektedir. Tarım arazileri, meralar, zeytinlikler hızla amaç dışı kullanıma açılırken, üretim ortamındaki sorunlar nedeniyle çiftçi kendi arazisini ekmekten vazgeçip terk etmektedir. Çiftçi yaş ortalaması oldukça yüksek olup gençler tarıma ilgi göstermemektedir. Kadın ve çocuk işçiliği istismar edilmeye devam ederken, mevsimlik tarım işçilerinin sorunları halen çözülememiştir. Tarımın 2021 yılında %2.2 küçüldüğü bir ortamda, orta vadeyi kapsayan önceden açıklanıp yılı içinde ödenen destekler ve düşürülen girdi maliyetleriyle ülke düzeyinde tarımsal üretim planlaması yapılmadığı sürece temel ürünlerde kendimize yeterli olamayacağımız ortadadır.” ifadelerinde bulundu
KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
https://www.youtube.com/channel/UCBp7IrFjc8aeX GDe4LQuRcQ